30 Ekim 2012 Salı

emek alışkanlıklarında otokontrol

Yemek alışka
Ani şeker düşmesi, günümüzde birçok insanda gündelik hayatta önemli sıkıntılara neden olabiliyor. Aynı Nadide Öner’in yaşadıkları gibi… 50 yaşındaki Öner’in hipoglisemi, yani ani şeker düşüklüğü ile bağlantılı sıkıntıları 30 yaşında, üniversitede öğrenci olduğu dönemde başlamış. O günleri, “Öğle yemeklerinden sonra üniversitede ders dinleyemezdim, uyku hali ve ciddi bir performans düşüklüğü olurdu” sözleri ile hatırlayan Öner, yıllar içinde şikayetleri artınca, bir TV programında yaşadığı sağlık sıkıntılarının ipuçlarını da görünce, hemen bir diyabet merkezine başvurmuş.Çünkü halsizlik, konsantrasyon bozukluğu ve performans düşüklüğü Nadide Hanım’ın yaşam kalitesini o dönemde fazlasıyla olumsuz etkilemeye başlamış. Sağlık sorununun farkında olmadan tükettiği sakıncalı yiyecekler de ani atakları beraberinde getirmiş, ona sıkıntılı anlar yaşatmış. EKMEK VE PEYNİR DESTEĞİ Şeker yükleme testi sonucunda ani şeker düşüklüğü teşhisi konulan Nadide Hanım, bu tespitten önce yaşadıklarını ve sonrasını şu sözlerle özetliyor: “Açlık, yorgunluk hissi, uyku hali olurdu. Ama hipoglisemi, hayatıma otokontrol getirdi. Artık düzenli besleniyorum. Uykumu iyi almam ve çok yorulmamam gerekiyor. Yediklerime dikkat ediyorum. Örneğin çayıma şeker koymuyorum, karpuz yemiyorum, evde de artık tatlı pişmiyor. Arada bir şekerim düştüğünde en büyük kurtarıcım ise ekmek ve peynir. Zaten mümkün olduğunca beyaz ekmek yememeye çalışıyorum. Peynir, ekmek ve biraz zeytin bana iyi geliyor. Çünkü tansiyonum da çok düşüyor.” Hipoglisemisi olanların çok uzun süre aç kalması riskler yaratabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, hipoglisemisi olanların oruç tutmalarını pek tavsiye etmiyor. Ama Nadide Hanım, oruç tutabildiğini söylüyor ve sadece, birçok insan gibi, öğlen saatlerinde biraz açlık hissedebildiğini vurguluyor. Teşhis öncesinde iştahlı bir insan olduğunu, hatta kendi tabiriyle ‘biraz fazla’ yediğini hatırlayan Öner, teşhis sonrası ise kendini kontrol altına almış. Böylece diyetini bir yaşam biçimi haline getirdiğini gururla vurgulayan Öner, “Doktorlar da bana hiç ilaç tavsiyesinde bulunmadı” diyor. AİLE BOYU DİYET Öner ailesinin evinde tatlı pişmiyor. Ama bu durum, Nadide Hanım’ın rahatsızlığı ışığında bir ailevi birliğin de simgesi. “Ailem de bu duruma uyum gösterdi, eşim de bunu yaptı” diyen Nadide Hanım, bu sıkı diyetle bir amaçlarının daha olduğunu ifade ediyor: Çocuklarını korumak. Öner’in babası da şeker hastasıymış. Kendisi de hipoglisemi hastası olunca, eşiyle birlikte çocuklarını da risklerden korumak istediklerini söyleyen Nadide Hanım, şöyle devam ediyor: “Evimize yıllardır reçel girmedi. Çocuklarımız bal ve pekmez yiyorlar. En son, bundan 3 sene önce şeker yüklemesi yaptırdım, yine hipoglisemi çıktı. O günden sonra da bir daha yükleme yaptırmadım. Aradan geçen süreçte kendi kendimi kontrol ederek, risklerden uzak kalmaya çalışıyorum. Doktorum da artık yükleme yaptırmama gerek olmadığı kanısında. Açlık şekerime baktırmamın yeterli olacağını ifade ediyor.”

0 yorum:

Yorum Gönder